Thursday, July 21, 2016

HİCRET NEDİR ?

Bir yerden başka bir yere göç etmek manasına gelir.
Peygamber (s.a.s) ve ashabının islamı yaşamak ve tebliğ etmek konusunda yaşadığı zorluklara binaen, Medinelilerden gelen davet üzerine Mekke'den Medine'ye göç etmeleridir.

Rasûlullah Mekke'de tebliğ görevini sürdürürken Kureyşliler de inkârlarında diretiyorlardı. Peygamberimiz tebliğ görevini Mekke'nin dışına taşımak istiyordu. Bu nedenle Taif'e gitti. Tâifliler de Kureyşliler gibi inkârcılıkta direnmişler ve Peygamberimizi taşa tutmuşlardı. Peygamberimiz onların bu cahilce hareketleri karşısında yılmamıştır. Özellikle hacc mevsiminde Mekke dışından gelen insanlarla görüşüyor onlara İslâm'ı anlatıyordu. 

Peygamberimiz bir Gün Akâbe mevkiinde Medineli altı kişi ile karşılaştı. Onlara Kur'ân okudu ve İslâm'a davet etti. Medineliler Peygamberimizle konuştuktan sonra durumu kendi aralarında değerlendirdiler. Müslüman olmanın gereğine inanıp müslüman oldular.

Akabe'de Müslüman olan Medineliler memleketlerine gittiklerinde bu durumu yakınlarına aktardıktan bir yıl sonra daha önceki Müslümanlarla birlikte on iki kişilik bir topluluk Hacc için Mekke'ye geldi. Bunlar Peygamberimizle görüştü ve "hırsızlık yapmamak zina etmemek çocukları öldürmemek iftira etmemek Allah ve Resûlüne muhalefette bulunmamak hususunda" peygamberimize söz verip biat ettiler.

Peygamberliğin onüçüncü yılında Medineli Müslümanlardan yetmiş iki kişilik bir grup hacc için Mekke'ye geldiler. Peygamberimizle Akabe mevkiinde görüşmek üzere toplandılar.
Medineli müslümanlar: ‘Allah'tan getirdiklerine bilerek ve inanarak sana biat ediyoruz. Kendimizi oğullarımızı kadınlarımızı esirgeyip koruduğumuz şeylerden seni de esirgeyip koruyacağız. Eğer bu ahdimizi bozarsak Allah'ın ahdini bozan yaramaz bedbaht insanlar olalım. Ya Rasûlallah Biz ahdimizde sadık olanlarız’ dediler.

Mekke müşrikleri Akabe biatlarıyla ilgili haberi alınca Allah Resûlünü Mekke dışına çıkarmamak için önlemler almaya başladılar. Bir müddet sonra peygamberimiz Müslümanların Medine'ye hicret etmelerine izin verdi. İlk olarak Cahşoğulları hicret ettiler. Bunlardan sonra Hz. Ömer hicret için önce silahını kuşandı Kâbe'yi tavaf etti. Çevrede bulunan müşriklere de hicret etmekte olduğunu bildirdi. "Anasını ağlatmak karısını dul bırakmak isteyen varsa beni izlesin" diyerek büyük bir grup sahabe ile birlikte hicret etti.”

Hz. Ömer'den sonra Hz. Hamza ve diğer müslümanlar hicret ettiler.
Hz. Ebû Bekir de hicret etmek istiyordu ancak Peygamberimiz ona "acele etme belki Allah sana bir arkadaş bulur" diyerek beklemesini söyledi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir iki deve satın alıp hicret edeceği günü beklemeye başladı.

Kureyşliler müslümanların Medine'de tutunduklarını görünce telaşa düştüler. Peygamberimizin hicretine engel olabilmek için Darü'n-Nedve adı verilen mecliste toplandılar. Çeşitli fikirler ve düşünceler ileri sürerek sonuçta Ebû Cehil'in düşüncesinde karar kıldılar.
Ebu Cehil her kabileden bir delikanlının seçilmesini bunların hep birlikte Peygamberimizi öldürmelerini teklif etti. Böylece Abdi Menâfoğullarının bütün kabilelerle çarpışamayacağını kan davasından vazgeçeceklerini bildirdi.

Onlar bu tip hileler düşünürlerken Peygamberimiz Hz. Ebû Bekir'in evine vardı. Allah'ın kendilerine hicret iznini verdiğini bildirerek yol hazırlıklarına başlanıldı. Mekkelilere ait bazı emanetlerin sahiplerine teslim edilmesi ve müşrikleri yanıltmak amacıyla Hz. Ali'ye Peygamberimizin evinde kalması emredildi.

Gecenin geç vaktinde müşrikler Peygamberimizin evini kuşattılar. Allah Rasûlü Kur'ân okuyarak Allah'a sığınmış böylece müşriklerin arasından görünmeden geçmiştir. Bir müddet sonra müşrikler Peygamberimizin yatağında yatanın Hz. Ali olduğunu görünce hayrete düşmüş ve tuzaklarının boşa gittiğini anlamışlardır.

Rasûlullah (s.a.s) Hz. Ebu Bekir'le birlikte Sevr Dağı'na doğru yol alıp Hıra mağarasına gizlendiler. Bu dağ Medine tarafında değil Cidde tarafında Mekke'nin kuzey batısında yer alıyordu. Müşrikleri şaşırtmak için de böyle bir yola başvurulmuştu.

Müşrikler Hz. Ali'yi ve Hz. Ebû Bekir'in kızı Esma'yı sıkıştırmış fakat bir şey öğrenememişlerdir. İz sürenleri yanlarına aldılar; dağ tepe demeden her tarafı aradılar. Bir ara mağaranın ağzına kadar geldiler mağaranın önüne bir güvercinin hemen Rasulullah'ın oraya girmesinden sonra yuva yaptığını örümceğin ağ örttüğünü görünce Allah Rasülünün mağarada gizlenmesinin mümkün olabileceğini düşünemediler. Elleri boş olarak geri döndüler.

Hz. Peygamber (s.a.s) ile Hz. Ebu Bekir bu mağarada üç gün kaldılar. Hz. Ebu Bekir'in oğlu Abdullah ve kızı Esma onlara yemek taşıdılar. Hz. Ebu Bekir'in çobanı da koyunlarını Abdullah'ın geçtiği yerlere sürerek izlerini silmeye çalıştı. Yol Kılavuzu Abdullah b. Uraykıt Peygamberimiz ve Hz. Ebubekir'in bineceği develeri getirdi. Peygamberimiz devenin ücretini Ebu Bekir'e ödeyerek yola koyuldular. Yolculukta geceleri yol alıyor gündüzleri gizleniyorlardı.

Kureyşliler Peygamberimizi bütün uğraşlarına rağmen bulamayınca şaşkına döndüler. Onu bulana yüz deve vereceklerini vadettiler. Bu ödül herkesi heyecanlandırdı. Yüz deveye sahip olabilme ümidiyle her tarafı aramaya başladılar. 

Süraka Peygamberimiz ve Hz. Ebû Bekir'e yetişip onları öldürmek isteyenlerden biri idi. Allah Rasülüne "bugün seni benden kim kurtarabilir" diye bağırdı. Peygamberimizin duasıyla Süraka'nın atının ön ayakları kuma gömüldü. Böylece Allah bu kutsi Medine yolculuğunda Rasûlünü yalnız bırakmamış ve onu tehlikelere karşı bir kez daha korumuştu.

Peygamberimizin Mekke'den çıktığını duyan Medine'deki müslümanlar yolları gözlüyorlardı.
Medineliler yollara dökülüp Peygamberimizi karşıladılar. Peygamberimiz burada bir müddet kaldı ve Kuba Mescidi'ni inşa ettirdi. Hz. Ali de Kuba'da Rasûlulah'a yetişti.

Hz. Peygamber (s.a.s)'in Medine'ye gelişi Medineli mü'minleri büyük bir sevince boğdu. Kadınlar ve çocuklar hep bir ağızdan "Vedâ tepelerinden dolunay doğdu bize! Allah'a yalvaran oldukça şükür etmek gerekir halimize Ey bize gönderilen Peygamber! Sen boyun eğmemiz gereken bir emr ile geldin bize" diye şiirler okuyorlardı.

Halk Peygamberimizi ağırlamak için can atıyordu. Allah Rasûlü hiç kimseyi kırmak istemiyordu. "Devenin yolunu açınız. Nereye çökeceği ona buyrulmuştur" dedi. Deve boş bir araziye çöktü. Peygamberimiz bu araziye akrabalarından kimin evinin yakın olduğunu sordu. Böylece Neccaroğularından Ebu Eyyûb El-Ensâri'nin evine misafir oldu.

No comments:

Post a Comment